14 Nisan 2016 Perşembe

Bir Film Hikayesi: Bajrangi Bhaijaan

Son yıllarda Hollywood filmleri popülerliğini Bollywood filmlerine kaptırdı. Bu kayma Hollywood’un özgün bir senaryo üretememesinden midir, yoksa Bollywood’un insan duygu ve düşüncelerine hitap eden, ders niteliğini taşıyan filmler üretmesinden mi kaynaklanıyor bilinmez. Fakat bir gerçek var ki ülkemizde Bollywood filmlerine olan sevgi ve ilgi oldukça yüksek. Hatta ülkemizde en çok sevilen yabancı aktörün Hintli oyuncu Aamir Khan olduğu bilinmektedir. Şimdi sizlerle bir Hint filmi hakkında konuşalım.





Söz konusu filmimiz Kabir Khan’ın yapımcılığını üstlendiği ve Salman Khan’ın yönetmenliğini ve başrol oyunculuğunu yaptığı 2015 yapımı Bajrangi Bhaijaan. Film Hindistan ve Pakistan arasındaki politik mücadeleye de değinen ve bir çocuğun ailesine kavuşmasını anlatan bir film. Filmin konusu şöyle:
Altı yaşına gelmesine rağmen bir türlü kouşmayan Shaide için ailesi bir çözüm bulur. Buna göre Shaide Hindistan’daki bir dergaha götürülecek ve orada şifa dilenecek. Fakat Shaide’nin babası Hindistan’la yapılan savaşta Pakistan ordusunda yer aldığı için vize alamıyor. Bu nedenle Shaide’yi annesi götürecektir. Shaide annesiyle birlikte trenle Hindistan’daki tapınağa gidip tekrar trenle geri döner. Dönüş yolunda tren bir yerde yol çalışması nedeniyle durmak zorunda kalır. Shaide dışarıda gördüğü kuzuların yanına gitmek için tranden iner ve tren hareket eder. Shaide, Hindistan topraklarında kalmıştır.
Pavan Chaturvedi, Delhi’de yaşayan ve Bajrangi müridi olan birisidir. Pavan, Bajrangi’ye verdiği sözde kesinlikle yalan söylemeyecek, sahtekârlık yapmayacak, kimseyi dolandırmayacak ve herkese yardım edecektir. Pavan çarşıda kaybolan Shaide ile karşılaşır. Ona yardım etmek ister ve ailesini aramaya koyulurlar. Shaide’nin ailesinin Pakistanda olduğunu öğrenen Pavan, Shaide’yi Pakistan’a ailesine teslim edip gelmek ister ama bu o kadar kolay olmayacaktır. İkili Pakistan’a kaçak yollarla girerler. Bunun üzerine Pavan ajan olduğu iddiasıyla Pakistan polisi tarafından aranır. Shaide bir çok badirenin ardından ailesine kavuşur. Bu arada Pavan da polisin eline düşmüştür. Bir gazetecinin olayı başından beri biliyor olması Pavan’ın hapisten kurtulmasını sağlamıştır. Hatta Pavan Pakistanhalkı tarafından kahraman kabul edilmiştir.


#şiirblogda

Ağlamaklı Şiir

Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim..
 
Ali Lidar

Bizimki biraz politik biraz da platonik














10 Nisan 2016 Pazar

Telefonu Kim İcat Etti?

Başlığa verilen ilk cevabın Alexander Graham Bell olduğu apaçık fakat gerçek öyle değil. Yıllarca telefonun mucidi olarak Graham Bell’i bildik. Hatta öyle ki telefonundaki ilk sözcük olan “ALO”nun Graham Bell’in sevgilisinin adı Allessandra Lolita Oswaldo’nun kısaltılmışı olduğu söylenir durur. Alo gerçekten öyle mi? Bir şey demek zor ama 11 Haziran 2002 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi’nin aldığı bir kararla Graham Bell tarih sayfalarından silinmiş oldu. Çünkü Meclis, telefonun asıl mucidinin Graham değil  İtalyan mucit Antonio Meucci olduğunu duyurdu.
Nasıl?  Floransa’lı Meucci 1960 yılında teletrofono adını verdiği bir cihaz icat etti. Bu cihaz elektrik dalgalarıyla sesin aktarılmasını sağlıyordu. Meucci, çalışmalarına sponsor olması için dönemin en büyük telgraf şirketi olan Western Union’a başvuruda bulundu hatta çalışmalarıyla ilgili bütün detayları anlatan dökümanlar gönderdi. Bu dökümanlar arasında teletrofononun çizimleri de vardı. Fakat şirketten olumlu yanıt gelmedi.  Meucci, icadının çalınabileceği düşüncesiyle patent enstitüsüne 1971 yılında geçici patent başvurusunda bulundu. Meucci 1973 yılının sonuna kadar patenti elinde tuttu ama talihsizlik Meucci’nin peşini bırakmadı.  Meucci, Staten İzland Feribotu’nda çalışırken buhar kazanının patlaması sonucu ağır yaralandı ve hastalığa yakalandı. 1974 yılında parasızlığı nedeniyle patent enstitüsüne yatırması gereken 10 doları (bu günün parasıyla yaklaşık 250$) yatıramadığı için patenti iptal oldu. Bunun üzerine Meucci patent enstitüsünden icadını geri istedi. Enstitü icadın kaybolduğu cevabını verdi.  Ne ilginçtir ki Western Union laboratuarındaki veriler de kaybolmuştur. Yine ne ilginçtir ki Graham Bell’de o yıllarda Western Union laboratuarlarında çalışıyordu.

Yıl 1976’ya geldiğinde Graham Bell elinde bir cihazla patent enstitüsünün kapısını çalıyor. Bu cihaz teletrofononun birebir aynısıydı. Graham patenti alıyor, durumu öğrenen Meucci de icadın kendisine ait olduğunu söyleyerek mahkemeye başvuruyor. Mahkeme, Graham Bell için kovuşturma başlatıyor ve enstitü çalışanlarıyla Graham Bell arasında yasadışı ilişkiler tespit ediliyor. Bir sürü soruşturmadan sonra icadın Meuci’ye ait olduğuna hükmediliyor ve Graham Bell’in aldığı patnetin incelenmesi için süreç başlatılıyor. Ne yazık ki Meucci 1889 yılında dava sonuçlanmadan vefat ediyor. Meucci patentinin geri alamıyor ama patent Graham’a da yar olmuyor. Takvimler 1893 yılını gösterirken Graham’ın aldığı pantentin süresi doluyor ve tekrar alamıyor. Hala telefonun patenti kimseye ait değil. Graham Bell patenti kaybetti ama bu süre zarfında Western Union’a %20 karla ortak oldu ve bu ortaklıktan kayda değer bir zenginlik elde etti.

5 Nisan 2016 Salı

2016 Yılının Yeni SUV Modelleri

Araba sevdalılarının yeni gözdesi SUV modeller. Suv (Sport Utility Vehicle) spor amaçlı araç anlamına gelmektedir. SUV modeller spor görünümünün yanında minivan ve station wagon özelliğini bir arada taşıdığı için ailelerin de tercihi olmaktadır.
SUV modeller birçok kesime hitap ettiğinden dolayı otomotiv sektöründe ciddi bir piyasa oluşturmuş durumda. Bunu gören birçok otomobil markası SUV model üzerinde durarak,  2016 yılında SUV pazarında yerini almak için yeni SUV modelleri üretti. Yıllardır bu pazarda olan markalar eski modellerini geliştirerek yeniden görücüye çıktı. Sedan araba üretimi üzerinde duran birçok firma da SUV pazarından payını almak için ilk SUV modellerinin tanıtımını yaptılar. Tüm bu gelişmelerle 2016 yılı SUV modeller sedan modellerin hakim olduğu piyasayı ele geçirecek gibi duruyor
İşte 2016 yılında caddelerde çokça göreceğimiz SUV modeller:
AUDİ Q2 – Resmi olarak arabanın tanıtımı yapılmasa da 2016 yılında satışa çıkacağı bildirildi.
PEUGEOT 3008 – Bir MPV- crossover karışımı olan 3008 SUV havasında bir görünüm sergilemektedir.
VOLSWAGEN TIGUAN – Geliştirilmiş model olum alt modellere göre daha uzun bir görünüme sahip.
JEEP RENEGADE – Suv pazarında oldukça tanınan Jeep, RENEGADE modelini geliştirerek yeniden piyasaya çıkardı
TOYOTA C-HR – Suv Modelinde RAW4 le tanıdığımız Toyota Mart ayında Cenevre’de yapılacak otomobil fuarına yeni C-HR modeliyle katılacak
INFINITI QX30 – Nissan ve Mercedes’in ortak yapımı olan Infiniti QX30 yeni görünümüyle yollarda yer alacak.
RENAULT KOLEOS – Renault yeni SUV modelini Paris Otomobil Fuarında tanıtacak.
SEAT 20V20 – SUV pazarına göz kırpanlardan birisi SEAT oldu. Yeni 20V20 konseptinin tanıtımı Cenevre’de gerçekleştirilecek.
BMW X4 – SUV pazarında X serisiyle tanıdığımız Alman markası BMW yeni X4 modeliyle piyasadaki yerini koruyacağa benziyor.
SKODA KODİAQ – Skoda, Kodiaq konsetiyle C sekmentte yerini alacak.
MERCEDES GLC COUPE – Coupe ve SUV çizgilerini bir aradan bulunduran GLC Coupe 2016 da piyasaya girecek.
JAGUAR F-PACE – SUV pazarına yeni giriş yapan Jaguar F- Pace modelinin tanıtımını gerçekleştirdi
MASERATİ LEVANTE – İtalyan Maserati lüks SUV modeliyle pazara yeni giriş yapanlardan. Maserati aracın Tanıtımını Cenevre Otomobil Fuarında yapacak.

Görmezden Gelinen Ayıp: Ensest

Ülkemizde son yıllarda suç oranı ciddi bir atışın içinde. Hırsızlık, gasp, cinayet, kadına şiddet, tecavüz ve üstü örtbas edilen bir yığın suçlarda büyük artış gözlenmekte. Bu suçların arasında bir de varlığı kabul edilmeyen bir suç var: aile içi cinsel istismar. Bilinir bir ifadeyle ensest aile içindeki taciz ve tecavüz vakalarına verilen addır.
Birçok ülke ensest vakalarına ciddi cezalar ve yaptırımlar uygularken bazı ülkeler serbest bırakmıştır. İsveç ensest ilişki konusunda tam bir serbestlik uygulamıştır. Bir dönem İngiltere’de arı kan yani saf soy elde etmek amacıyla ensest ilişki teşvik edilmiştir.
Toplumuzun yapısında ciddi yaralanmaya sebep olan bu olay “Müslüman ülkede böyle bir şey olmaz” mantığıyla reddediliyor. Aslında bakılırsa yaygın olarak görülen bir vakadır. Babalarının tecavüzüyle kendi kardeşlerini doğuran kız çocuklarının sayısı az değil. Haberlerde ve televizyon programlarında akrabalarının tecavüzüne uğramış onlarca kadın görmekteyiz. Araştırmalara göre ensest olayları daha çok göç almış topluma adapte olamamış ailelerde rastlanmaktadır. Ailesi ya da kocası tarafından sindirilmiş kadınlar bu olaylar karşısında seslerini çıkaramamakta.
Ensest ilişkilerin sebebini bulmak ve çözüm üretmek için toplumun en küçük yapısından en büyük yapısına kadar bütün katmanlarının incelenmesi gerekir. Toplumun eğitim düzeyinin arması ve bilinçlenmesi üzerine çalışmalar gerçekleştirilmeli. İlgili bakanlıklar ve makamlarca ensest vakalar için önlemler alınmalı.
Ensest şiddete maruz kalan bireyler için yapılması gereken en öncelik iş maruz kaldığı ortamdan kurtarmak ve kalacak yer sağlamak. Ardında psikolog ve psikiyatristler yardımıyla ruhsal sağlığına kavuşturmak.
Türkiye’de ensest olaylarına karşı duyarsız kalmayarak çalışmalar yürüten birçok dernek ve vakıf bulunmaktadır. Bu dernek ve vakıflar ensest mağduru kişiler için maddi ve manevi destek sağlayarak mağdurların psikiyatrik yardım almalarını ve barınma ihtiyaçlarını karşılamaklar.